Saklambaç - Vikipedi

Bir ormanda saklambaç oynayan üç çocuğun 19. yüzyıldan kalma bir tablosu (Friedrich Eduard Meyerheim)

Saklambaç, bütün dünyada yaygın bir biçimde oynanan bir çocuk oyunudur. Ebe seçilen oyuncunun saklanan oyuncuları bulması esasına dayanır. Oyuncu sayısında kısıtlama yoktur.

Oyunculardan biri ebe olarak seçilir. Ebe bir duvara, ağaca ya da başka bir nesneye kafasını yaslar ve gözünü -genellikle kolu yardımıyla- kapatarak oyuncular tarafından kararlaştırılmış bir sayıya kadar birer birer -veya kararlaştırılan ritimde- sayar. Ebenin yaslandığı bu yere sobeleme yeri denir. Bu sırada diğer oyuncular ebenin onları göremeyeceği yerlere saklanırlar. Ebe saymayı bitirince "Önüm arkam sağım solum sobe" diyerek gözlerini açar ve diğer oyuncuları aramaya başlar. Diğer oyuncuların amacı saymayı bitiren ebenin onları aramak için sobeleme noktasından ayrıldığında gelip ellerini sobeleme noktasına dokundurarak sobe yapmaktır. Ebeden önce sobe yapabilen oyuncular kendilerini bir sonraki turda ebe olmaktan kurtarırlar ancak ebenin saklandığı yeri bulup kendisinden önce sobelediği oyuncu ise bir sonraki turda ebe olur ve oyun bu şekilde oyuncular oynamaktan sıkılıncaya kadar devam eder.

Yaygın oynanan saklambaç türlerinde ebenin sobelediği oyuncunun adını herkesin duyacağı şekilde bağırması gerekir. Ebenin, gördüğü oyuncunun adını herhangi bir nedenle yanlış söylemesi oyunun ebe tarafından kaybedilmesine yol açar ve buna "çanak çömlek patladı" denir. Oyuncular bir ağızdan "çanak çömlek patladı" diye bağırarak saklanmakta olan arkadaşlarını uyarırlar. Sonrasında ebe tekrar gözlerini kapatıp sayma işlemine başlar ve oyuncular saklanırlar.

Eğer oyun uzun sürerse, "Elma dersem çık, armut dersem çıkma" diye seslenilerek saklanmış olan oyuncuların sobeleme noktasına gelip sobelemesine yardımcı olunabilir.

Çeşitli yörelerde farkı adlarla saklambaç benzeri oyunlar oynanmaktadır.

Niğde yöresine özgü bir saklambaç türevidir. Genelde erkek çocuklarınca geceleri oynanır. Günümüzde emniyet endişesi sebebiyle daha az oynanmaktadır. Oyuna istendiği kadar çocuk katılabilir.

Oyuncular arasında ya çakıl saklanır ya da ayaklaşma yapılır. Ayaklaşmada her iki oyuncu ayak hesabı ile birebir karşılaşırlar, en sonda kimin ayağı üste gelirse o oyuncu olur. Sona kalan ise gığılı -yani bir tür ebe- olur. Oyunculardan biri de haberci olur.

Bu yapıldıktan sonra bir kale seçilir. Gığılı ve haberci birlikte kalenin yanında dururlar. Gığılı gözünü kapar ve haberci de onun etrafa bakınmamasına gözcülük eder. Diğer oyuncu çocuklar da çeşitli yerelere gizlenirler. Gizlenme işi bittikten sonra haberci yüksek sesle "Harar!" diye bağırır. Sözcüğün burada anlamı 'geliyoruz!'dur

Bunun üzerine gığılı, gizlenen oyuncuları aramaya başlar. Haberci ise onları uyarmak amacıyla ara vermeden harar diye bağırır. Gığılının hareketini takip eden oyuncular, kaleye koşup gığılıdan önce dokunmaya çalışırlar. Eğer gığılı uzaktan ya da yakından gördüğü herhangi bir oyuncudan önce kaleye varırsa oyunu kazanmış olur. Geç kalıp "yakalanmış" sayılan oyuncu ise gığılı olur.